11 Temmuz 2009 Cumartesi


Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil,
bir cümlelik yıkımlarım..
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı,
Artçı sellere verirken sitemimi..
Sana ‘’sus”arken,
Ölüme ‘’sus”arken,
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların..
Aşk için aşıkları ezip geçmişken,
Susma ömrüm!
Şehadet getir cinnetime!

Öznesi sen olan bir ömre verdim adını,
Ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye!
Sana geldim, ölüme yar etme diye!

Hani olur da geldiğimde bir gün;
Kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları,
Her lisanı lal bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
Ve el elini tutacaksa ellerin,Elimde değil, yanacağım!
O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma,
Sarmayacaksan,
Benimle kınanıp, benimle yanmayacaksan,
Cennetten kovulmayı göze alamayacaksan,
Bir sözüne çölde vaha gibi susarken
Öyle umarsız susacaksan;
Sen de sus ömrüm!
Sus!
Sus ki; ölüm bana yar, ben ölüme YAR olayım
Sen toprak kesil cesedime!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder